Arama yaptığınız metin en az 3 karakter olmalıdır.
Örnek: Modernizm, Söyleşi, Mimarlar Konuşuyor

Bu Kenti Nasıl Planlamalı?

İstanbul Serbest Mimarlar Derneği (İstanbulSMD) tarafından Kalebodur desteğiyle düzenlenen Mimarlar Bu Ay Neyi Konuşuyor toplantılarının Ekim ayı konuğu İlhan Tekeli’ydi. Açılış konuşmasını yapan İstanbulSMD Başkanı Ersen Gürsel, siyaset ve ekonominin fiziksel planlama üzerine etkileri hakkında araştırmalar yaptıklarını ve İlhan Tekeli’nin çalışmalarının kendilerini yönlendirdiğini belirtti.

Kent planlamanın siyasetle olan ilişkisini geçmişten günümüze örneklerle açıklayan İlhan Tekeli konuşmasında, çeşitli aktörler vasıtasıyla planlamanın evrildiği noktayı değerlendirirken toplumsal bileşenleri de göz önüne alma gerekliliğine dikkat çekti. İstanbul’da emrivakilerle yaşadığımızı söyleyerek konuşmasına başlayan Tekeli, bunu yaratan çeşitli aktörler olduğundan ve bu emrivakiler karşısında “plan” tartışmalarının anlamsızlaştığından bahsetti. 1930’larda Türkiye’de kentleşmeyle ilgili yasal çerçeve emrivakilere kapalıyken, 60’larda bunun çok yönlü kent planlamasına dönüştüğünü söyledi ve kent ekonomisini analiz ederek 20 yıl sonra da geçerli olabilecek bir plan yapmanın günümüzde çok gerçekçi olmadığını sözlerine ekledi.

1960’ta küçük sermaye aktörleri kenti yapılaştırırken 2000’li yıllarda büyük sermaye aktörlerinin bunu yapmaya başladığına dikkat çeken Tekeli, Türkiye’de inşaat sektörünün 1974 yılından sonra gelişmeye başladığını sözlerine ekledi. “Eskiden kent toprağını küçük parsellere bölüyorduk, şimdi ise parsellere bölmüş olmak, o toprağı ziyan etmek demek. Çünkü bu yeni girişimcinin işine yarayan bir şey değil. Artık küçük mülkiyeti dönüştürerek büyük projeler etrafında, büyük mülkiyet haline getirebilmenin mekanizmaları kuruluyor.” Yine 60’lardan örnek vererek o yıllarda organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler ya da büyük hastane kampüsleri olmadığını, bu kavramların büyük sermayeyi harekete geçirmenin olanaklarıyla ortaya çıktığını ve kente yeni bir büyüme dinamiği kazandırdığını belirtti.

1960’lardaki şehir planlama anlayışıyla günümüz kentlerinin planlanamayacağını vurgulayan Tekeli, “Bir kentsel yapıya müdahale etmemiz gerekirken bunu nasıl yapacağımızı iyi belirlemeliyiz. Bu müdahalenin temeli neye dayanacak? Eğer demokratik bir rejimde yaşıyorsak, kurulacak sistemin demokratik yönetim anlayışıyla tutarlı olması gerekir.”

Tekeli; “Dünyanın en büyük 130 kenti arasında Ankara, İstanbul ve İzmir de bulunuyor. Bunlar geçmişteki gibi tek dominant merkezi olan ketler değil artık. Dünyadaki dönüşüm paralelinde ana merkez göreli olarak işlevini kaybeden ama etrafındaki birçok odakta gelişmelerin olduğu çok odaklı bir kentsel bölge. Bu hızlı büyüyen ve dışa sıçrama potansiyeline sahip sistem çoğunlukla eski kent merkezindeki işlevleri dışarı atıyor.” diye açıkladıktan sonra İstanbul’un durumunu, bu işlevsizleşmeyi yaşamamış bir kent olarak örnek gösterdi; “İstanbul’da boşalan yerlere saygınlığı olan ve yüksek katma değer oluşturacak işlevler geliyor. Diğer yandan yeni yükselen orta sınıfın dinlence ve eğlence faaliyetleri o eski boşalan merkezleri doldurdu ve bu bölgelerdeki konut alanları soylulaşmaya başladı.” Şehirle mücadele etmek için önce tüm bileşenlerin dahil olduğu mekanizmayı çözmek gerektiğini vurgulayan İlhan Tekeli’nin anlatımı dinleyicilerin sorularını yanıtlamasıyla sona erdi.

Bu Ayın Bülteninden