Arama yaptığınız metin en az 3 karakter olmalıdır.
Örnek: Modernizm, Söyleşi, Mimarlar Konuşuyor

Çokseslilik Arzusu

Rhizome Architects kurucuları Berk Arınç ve Hasan Agah Erkan ile ofisin yapısını, uluslararası mimarlık yarışmalarını ve ofisin gerçekleştirdiği konut projelerini konuştuk.

Ezgi Tezcan: Ofis açma kararını nasıl aldınız? Süreçte ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

Berk Arınç: Agah ile tanışıklığımız okul yıllarına dayanıyor, sonrasında da aynı ofiste çalışmaya başladık. O dönem çalıştığımız ofis bant sisteminin devam ettiği, tasarım ve uygulama ekibinin olduğu standart bir döngüde işliyordu. Biz tasarım ekibinde olmamıza rağmen, oranın şartlarının görece daha iyi olduğunu öngördüğüm için söylüyorum, mutlu olamıyorduk. Üretimler kısıtlı sürelerde yapılmaya çalışılması, benzer işler gelmesi, istediğimiz işleri yapamamamız gibi sorunlar yaşıyorduk. Bir yandan da mimarlık üretimine dair, nitelikli işler yapmaya dair fikirlerimiz vardı. Derken, işten ayrılıp elimizdeki ufak tefek işlerle ofis açıp, denemeye karar verdik.

Hasan Agah Erkan: Kalabalık ofislerde, yaklaşık 40 kişilik bir ofisteydik, o kalabalığın getirdiği bir kaos ortamı oluyor. Bu durum çok yorucu olabiliyor. Bir yandan da bütün işleri biz gençler yapıyorduk; tasarım ve uygulama sürecini bizler yürütüyorduk ve işin sonunda kendimiz neden yapmayalım diyerek başladık. Oradan, hiçbir zaman bu kadar büyük bir ofis olmamamız gerektiğini öğrendik diyebilirim.

Berk Arınç: Bir de o sistem içinde öğreneceklerimiz açısından kısıtlı kalmak da bizi biraz yıpratıyordu. Dedik ki, mimarlar olarak bu kadar kısıtlı kalamayız, daha fazla şey öğrenmeliyiz ve bir sürü pratiği birleştirmeliyiz. Şimdi, kendi başımıza kaldığımız bu üç sene boyunca neler öğrendik, başka bir ofiste çalışsaydık ne öğrenirdik diye sorguladığımda edindiğimiz kişisel deneyimi daha zengin ve verimli buluyorum. “Biraz genç değil misiniz?” gibi sorularla çok karşılaştık ki evet genciz ve zorlandığımız çok konu oldu, hala oluyor ama ben aldığımız karardan mutluluk duyuyorum. Daha özgür düşünebiliyoruz, öyle söylemek lazım.

Ezgi Tezcan: Genç ofislerde birincisi iç mekan ölçeğiyle başlayıp giderek büyüyen bir üretim grafiği, ikincisi de yarışmalarla ilerleyen iki ayrı kanal gözlemliyorum. Bu iki kanala da temas eden bir pratiğiniz var. Yapısal olarak nasıl şekillendi Rhizome?

Berk Arınç: Temelde kurmak istediğimiz sistemi anlatırsak daha iyi olur: Yeni mezun ya da elinde iş potansiyeli olup ne yapacağını kestiremeyen mimarlar için bir ortam kuralım; bu ortamın bir adı olsun, burada herkes gelip istediği işi üretebilsin istedik. Öte yandan biz de burada her türlü işe temas edelim; yarışma da yapalım, uygulama da yapalım, işi de yüklenelim, şantiyesini de yürütelim; böylece kendimizi her yönde geliştirelim. Tabi ki bireysel olarak daha çok uzmanlaştığımız taraflar var ama bu deneyimleri birleştirdiğimiz zaman daha güçlü bir sistem elde ediyoruz. Öyle olduğu için de tek bir kanala yönlenmekten imtina ediyoruz. Daha öğrenecek çok şeyimiz var.

Hasan Agah Erkan: Korkmadan işin içine girmezsek de hiçbir şekilde bir şey öğrenilmiyor. Genç olmanın da verdiği cesaretle çok hızlı davrandık. Çıkış noktamız, birçok insana temas etme ve hiyerarşik olmama, beraber üretme üzerine kurulu. Ofis içi ve dışı işbirlikleriyle daha hareketli ve esnek bir sistem geliştirmek istedik. Bu, hem patron olsun istemediğimizden hem de ofis yapısını hantallaştırmamak içindi. Rhizome, hiçbir şekilde tek bir noktada olmayan, sürekli başka yerlere dağılan, dağıldığı yerde büyüyen bir yapı, biz de bunu referans aldık.İlk dönem hep iç mekan projeleri çalıştık, konut ve ofis projeleri yaptık. Bu ölçekte farklı yorumlar nasıl katarız, mekanı daha verimli ve dinamik nasıl kullanabiliriz diye soruyoruz hep ve gençliğin bize sağladığı birçok avantaj oldu bu konularda. Bir yandan da yarışmalara da elimizden geldiğince çok katılıyoruz.

Ezgi Tezcan: Yarışma konusu biraz deşmek istiyorum, uluslararası yarışmalara da katılıyorsunuz. Bunun size buradaki yarışma ortamına kıyasla, deneyim anlamında kattığı başka perspektifler var mı?

Hasan Agah Erkan: Uluslararası yarışmalarda bence biraz daha rahat hareket ediyoruz. Teslim ölçeğini düşününce, gereksiz detaya inmiyoruz ve verileri çok daha kuvvetli oluyor. Uluslararası yarışmaların okuma anlamında da çok katkısı oluyor; proje arka planında daha derine inebiliyoruz. Öte yandan sonuçları kestirmek de daha güç oluyor: Türkiye’deki yarışmalarda burada şu proje yapılırsa bu kazanır diyebiliyoruz.

Berk Arınç: Bence de kritik olan, özgür olmak. Buradaki iki aşamalı yarışmalar haricinde indiğimiz ölçek çok yorucu olmaya başlıyor. Tabi ki çok nitelikli işler var, biz de yaptığımız işlerden tatmin oluyoruz ama bir karşılığı olmayınca heves kırıcı bir tarafı olduğunu da söylemek gerekiyor. Ama yurtdışında bir yarışma yaptığımız zaman ki orada karşılığını da aldık, bu bir noktada uluslararası arenada bir yer edinmek, bu platforma bir söz söyleyebiliyor olmak ve bunları yayınlarla desteklemek anlamına geliyor ki bunun hem mimarlık camiası için hem de öğrencilere örnek olması açısından iyi bir şey olduğunu düşünüyorum.

Ezgi Tezcan: Konut projeleri de gerçekleştiriyorsunuz ve bir tanesi de yapım aşamasında bunların. Kitlesel bir konut üretimi döneminin içinden geçiyoruz tam da bugünlerde, sizin konut meselesine yaklaşımınız nasıl?

Hasan Agah Erkan: Bence tasarıma belli kriterlerle başlamamak gerekiyor. Her işin kullanıcı talepleri vardır, bulunduğu konum önemlidir. Biz konut projelerini ciddi verileri ve ağırlığı olan bir bölge olan Nişantaşı’nda yapıyoruz. O bölgede özellikle Cumhuriyet döneminde, apartman ölçeğinde, ciddi bir konut üretimi var ve oradaki kullanıcıların talepleri de geçmişten gelen alışkanlıklarını devam ettirmek üzerine kurulu. Aslında oranın bir hafızası var ve o hafıza üzerinden üretim yapıyoruz. Orada 45 m²’nin altında bir salon kabul görmüyor örneğin, balkon hiçbir şekilde istenmiyor ya da oradaki eski binalarda zorunlu olmamasına rağmen iki merdiven var, bir tanesi servis merdiveni. O dönemde insanlar evlerinde yardımcılarıyla yaşamışlar ve ayrı girişleri, dolaşım alanları var. Bunlar buraya özgü çözümler. Biz de oranın hafızasındaki bu tip verileri tasarımlarımızda kullanmaya çalışıyoruz.

Berk Arınç: O hafıza gerçekten önemli. Temel yaklaşımımız, emsalle gelen daha çok konut üretme kaygısından ziyade nitelikli mekanlara odaklanmak. Nitelikli mekan, metrekare değil hacimdir diyoruz. Yüksek tavanlar, geniş salonlar bize hacimsel bir bilgi veriyor. Oradaki durum da kentsel bir yenileme: kullanıcılar evlerini güncellemek istiyorlar. Bunu da bu butik bölgede geçmişten gelen hafızayı korumaya yönelik yaklaşımlarla uyguluyoruz.

Bu Ayın Bülteninden

a1eea554bc318cc0cb42eda5e9a354cf (1)
Proje

Güncel Senaryolar

Meksika’daki Pátzcuaro Adliyesi’nin tasarımında Mauricio Rocha ve Gabriela Carrillo, kanunlardaki yeni düzenleme ile birlikte uygulanmaya başlayan halka açık duruşmalara elverişli, esnek kullanım senaryolarıyla çeşitlenen ve bulunduğu çevreyle güçlü ilişkiler kuran bir mimari ortaya koyuyor.

İncele Angle Right
98b31bf104ddde3d75fda21f68d791b1
Söyleşi

Mekanın Yetkin İfadesi

Kalebodur'la Mimarlar Konuşuyor'da Celal Abdi Güzer'in konuğu olan Şevki Pekin, Viyana'da aldığı mimarlık eğitimini, mimarlığın iletişim kanallarına ve profesyonel üretimlerinin arka planına dair görüşlerini aktardı.

İncele Angle Right
48e7178a049375853209d6d4d1a0d7c9
Haber

WAF 2017 Finalistleri Açıklandı

Bu yıl onuncusu düzenlenecek olan World Architecture Festival (WAF) 2017 kapsamında finale kalan projeler açıklandı. Türkiye’den de 19 projenin yer aldığı ödül programının kazananları, 15-17 Kasım tarihlerinde Berlin’de belirlenecek.

İncele Angle Right
7a9262c726d86405609cd2312e523993
Haber

Şikago Mimarlık Bienali 2017

Şikago Mimarlık Bienali 2017, “Make New History” başlığıyla çağdaş mimarlık üretimlerinin hem inşa hem de söylem bağlamında tarihle ilişkilenmek üzere attıkları adımlara odaklanıyor. Bienal 16 Eylül - 31 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek.

İncele Angle Right