Ahşap yapı, parkın ortasındaki bir bahçe pavyonu gibi sütunlar üzerine inşa edilmiş. Yapının ifadesi huzurla ilişkilendirilen spa çardaklarını ve sütunlu yapıları çağrıştırıyor. Yapıda kaide, sütun sırası ve kornişli lento gibi klasik mimari elemanlar kullanılmış. Basitleştirilmiş frizlere sahip arşitravlar ve ardından birleştirilmiş çerçeve tavan yapısı ile destekleniyor. Çıkıntılı kirişler, çatı kenarının görsel etkisini yumuşatmak için uçlarına doğru inceliyor. Malzemelerin kalitesinin, dayanıklılığının ve işçiliğinin üzerinde duruluyor.
Tenis kulübünün yer üstünde kalan kısmı, soyunma odalarına ve oyun alanına erişimi olan üç tarafı açık cam bir kafe ile tanımlanıyor. Kafenin devamında kulüp binası, umumi tuvaletler ve depo odaları yer alıyor. Çatı katındaki seyir terasına spiral bir merdivenle çıkılıyor. İlk bakıldığında binanın üst kısmının mevcut tuğla trafo merkezini kapattığı fark edilmiyor. Alt bölümde ise soyunma odaları ve tuvaletler bitişik arazinin altına gizlenerek yapının optik olarak daha küçük görünmesi ve çevresiyle bütünleşmesi amaçlanmış.
Fotoğraflar: Tomáš Slavík